Atinalı Timon
William Shakespeare (1564-1616): Oyunları ve şiirlerinde insanlık durumlarını dile getiriş gücüyle yaklaşık 400 yıldır bütün dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, Atinalı Timon’da talih perisinin herkesin kul köle olduğu gözdesini bir anda alaşağı edebileceğini ve o zamana kadar talihli adamın önünde yerlere kadar eğilenlerin onu nasıl yüzüstü bırakacaklarını anlatır. Birçok eleştirmene göre, eserde göze çarpan bezginlik, umutsuzluk, insanlara yabancılaşma, tiksinti ve kin duyguları bu oyunu yazdığı sırada Shakespeare’in çektiği kişisel acıların yansımasıdır.
Sabahattin Eyüboğlu (1909-1973): Hasan Âli Yücel’in kurduğu Tercüme Bürosu’nda görev aldı. İÜ Edebiyat Fakültesi’nde Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. Köy Enstitülerinde dersler verdi. Yazdığı pek çok kitabın yanı sıra Shakespeare, Montaigne, Platon, Hayyam gibi pek çok önemli yazar ve düşünürün eserlerini çevirdi.
Atinalı Timon –Önsöz
1623 folio baskısında yayınlanan Atinalı Timon’un hangi tarihte yazıldığı kesin olarak belli değildir. İleride göreceğimiz gibi, başlıca teması ve havası bakımından Kral Lear’i biraz andırdığı için, çoğu Shakespeare uzmanı, bu tragedyanın Kral Lear’den ya hemen önce ya da hemen sonra, yani 1606 ile 1608 yılları arasında yazıldığını ileri sürer. Timon’un hikâyesi, Plutarkhos’un Marcus Antonius’un Hayatında, Lucianus’un Timon the Misanthrope diyalogunda, William Painter’ın The Palace of Pleasure adlı derlemesinde anlatılmıştı. Plutarkhos, Timon üstüne ancak bir buçuk sayfa tutan pek kısa bir bilgi verdiği, Painter’ın derlemesinden de ayrıca faydalanmadığı için, Shakespeare’in esas kaynağının Lucianus’un diyalogu olduğu sanılır. Kimine göre, Atinalı Timon’u dikkatle okuduğumuz zaman, edebi değeri bakımından dengesizliği yani bazı sahnelerinin özellikle güçlü, bazılarının da düpedüz düşük olduğu göze çarpar. Bu durum, Atinalı Timon’un tümünün Shakespeare’in eseri olup olmadığı konusunda bazı kuşkular uyandırmış ve çeşitli görüşlerin ileri sürülmesine neden olmuştur. Birinci varsayıma göre, Shakespeare başka bir yazarın tamamlanmamış bir oyununu ele alıp bazı yerlerini olduğu gibi bırakarak, bazı yerlerini işleyerek geliştirmiştir.