Likanın Mandalina Kabukları
Bir hikayenin başlangıcında olduğunuzu var sayıyorum. Her anın yeni bir hikayeye başlamak için hazırlık yapabileceği çok olanaklı değil mi?
Böyle bir ihtimali düşündükçe küçücük, dilimlenmiş gibi düşündüğümüz her şeyin bir manası olacakmış gibi gelir bana hep. Ondandır zamanın kıymetini bilmemiz gerektiğinin nasihati.
Kullanması için ödünç verilen bir nesneyi geri almayı arzuladığımız kadar istemeliyiz geçirdiğimiz her zamanın geri gelemeyecek olma ihtimali. Acımasız diyoruz bize kötülük yapana fakat en büyük kötülüğü belki her daim kendimize yapıyoruz, zamandan alacaklarımız dururken hep onun almasına müsaade ediyoruz bağırmadan, itiraz etmeden ve doluyorken süre yeni bir anı ekleyecek kadar bilincimiz olmadan.
Evet, biraz daha uyumak çok kıymetli ama tanıklık etmek için uyanmak gerek bir düşündüğümüzden.
Sevgilim okurlarım, bu şekilde başlamak istiyorum ilk tanışma yazımızın ikinci paragrafına. Sevdiğim ve okuduğum tüm yazarlar “Sevgili okurlarım” diye seslenirlerdi ve ben nedense onlarla bir bağım olduğunu, daha yakın olduğumu hissederdim. Beni görüyor, bana anlatıyor gibi gelirdi. Hiç aklımın ucundan geçmezdi “Bir gün ben de böyle sesleneyim” diye. Sevgili okurlarım, dünyanıza yenilik katacak, çağımızın sorunlarını ele alarak yürümekte olan kapitalist sistemin oyunlarını son bulduracak ya da bir sonraki adımın ne olması gerektiği gibi içeriklerle dolu bir kitap bırakmadım size. Elinizde tuttuğunuz kitabın içerisinde anlar bulunuyor. Yeni bir başlangıcın başka bir başlangıcı nasıl doğurduğunu anlatan basit bir hikaye. Yazdığım ilk hikayenin bu şekilde size ulaşmış olması da benim için yeni bir hikayenin başlamış olduğunu ihtimalini getirir belki aklınıza.
Belki seversiniz ve siz de benim hikayem olursunuz.